Bilişim Hukuku – Bilişim Ceza Hukuku – Ceza Hukuku – İş Hukuku

İnternet İle Birlikte Avukatlık Mesleğinin Yaşadığı Metaformoz

İnternet, her meslek dalının işleyişinde olduğu gibi Avukatlık mesleğinde de birtakım farklı gelişmelere sebep olmuştur. Yakın zaman içerisinde, bilgisayarın bulunuşu ve ardı sıra yaşanan teknolojik gelişmeler, avukatlık mesleğinde işleri hayli kolaylaştırmıştır. İnternetin ortaya çıkması ise sadece mesleği kolaylaştırmakla kalmamış adeta kabuk değiştirmesine neden olmuştur. Bu yazıda, öncelikle internetin avukatlık mesleğine katkılarının neler olduğunu? İnternetin, avukatın kendini ifade etmesine ne gibi olanaklar sağladığını? Teknolojik gelişmeler karşısında avukatlık mesleğinin yaşadığı değişim evresini tartışmaya çalışacağım.
İlk olarak, internet sayesinde avukatlık bürolarının yer kavramının öneminin pek kalmadığını vurgulamakta yarar vardır. İnsanlar, avukatını artık tabelalar yerine google arama motorundan bulmaktadır. Zira internet, bir yönüyle de bilgiye ulaşmak isteyen kişiye güven vermektedir. Bu güvenin oluşmasında ise interneti kullanan bireylerin oluşturduğu net arkadaşlığının ve çok hızlı elde edilen bilginin de büyük bir etkisinin olduğu düşünülebilir. Bilginin sınıflandırılmış bir şekilde karşınıza çıkması da cabasıdır. Yine İnterneti kulllananların oluşturdurğu dayanışma gerçekten görülemeye değerdir. Eskilerde forum sitelerinde başlayan bu yardımlaşma, şimdilerde sosyal paylaşım siteleri ile birlikte patlama yaşamaktadır.
İnternet sayesinde istenilen bilgiye erişimin saniyeler içerisinde gerçekleşmesi, yer ve mekân sınırlamasının olmaması, avukatın kendini tanıtabilmesini daha kolay hale getirmiştir. İnternet, toplumun her kesim insanı tarafından kullanılmaktadır. Bu yüzden internetin var olduğu her yerde, bulunabilmek mümkündür.
Tüm bu teknolojik gelişmeler ile birlikte işleri yoğun olan her meslektaşım düşünebilir, “Hukuk Bürosu” internetten idare edilebilir mi? Yaşanan bu devinim sonucunda avukatlık büroları zamanla yerlerini sanal hukuk bürolarına bırakacak mıdır? Bu soruya şu an için % 100 evet demek mümkün değildir. Fakat her geçen saniye bu hayale yaklaştığımız söylenebilir. Teknoloji dünyasının ortaya çıkardığı hukuk programları, yeni otomasyonlar ve yazılımlar sayesinde, avukatın birçok evrak işi de bulutlardaki yerini almıştır. Avukat artık kendi bilgisayarından bağımsız olarak, internetin olduğu her ortama ofisini taşıyabilmektedir. Dosyalarını tek tek inceleyebilmekte, verilen dilekçelere tekrar göz atabilmekte ve günün her saatinde eksikleri çalışanlarına rapor edebilmektedir. Müvekkillerine, dosya hakkında telefonla kısa bilgi vermek yerine, istedikleri zaman kendi dosyalarını inceleyebilme ve dosya içerisinde yapılan her işlem ve masrafı görme imkânı sunabilmektedir. Kaldı ki bu durum avukatın reklam yasağı yönetmeliğinde de düzenlendiğinden hukuksal bir zemini de bulunmaktadır.
Bir de avukatlık bürolarının olmazsa olmazı icra takipleri vardır. İcra dosyalarının yoğunluğu ve sürekli takibinin güç olması geliştirilen icra takip programları ile oldukça kolaylaştırılmıştır.
Bu yukarıda anlattıklarım çok basit gibi gelse de bu tür programları kullanan bir avukat, gece rüyasından uyandığında acaba “x” dosyasının itiraz süresini kaçırdım mı? sorusuna hemen cevap bulabilecektir. Takdir edersiniz ki bu durum bir avukat için paha biçilemezdir.
Tabi bilişim dünyası bu kadarı ile yetinmeyeceğinden en önemli olan adliyelerdeki durumun ne olacağıdır. Bir avukat, hiç sorun yaşamadan internet üzerinden dava açabilecek midir? Dava harcını, bilirkişi ücretini, tebligat masraflarını internet bankacılığı ile vezneye veya ilgili kalemin banka hesabına yatırabilecek midir? Bir bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesini ya da dosya hakkında herhangi bir beyanını internetten gönderebilecek midir? Bu beyanı alan kalemdeki memur, dosyanın diğer tarafındaki avukatın elektronik posta adresine güvenli bir şekilde iletebilecek midir? Bu sorulara cevap verebilmek için öncelikle eksik olan kanuni düzenlemelerin giderilmesi ile birlikte elektronik imzanın kullanımının hızlandırılması gerekmektedir. Ayrıca sorun sadece kanuni düzenleme yapmak da değildir. Nitekim yeni yapılan değişiklerle buna zemin hazırlanmıştır. Önemli olan bu konuda teknik altyapının oluşturulmasıdır. Şu anda kullanılan UYAP (Ulusal Yargı Ağı) projesinin bu yönüyle ihtiyaçlara cevap vermesi çok zordur. Maalesef oluşturulan sistem henüz doğru düzgün çalışmamaktadır. İstanbul barosu bilişim hukuku merkezinde, uyap sorunları hakkında yapılan çalışmada, İstanbul içerisindeki hemen hemen tüm adliyelerde yaptığım araştırmada en önemli ortak sorunun, sistemin kilitlenmesi ve yavaş çalışması olduğu tespit edilmiştir. Şu anki teknolojik altyapı düşünüldüğünde böyle bir sorun yaşanması kabul edilebilecek bir durum değildir. Bu projenin içeriği ve sorunları ayrı bir makale konusu olduğundan üzerinde durmayacağım. Fakat daha geniş bir bilgi için http://www.bilisimhukuk.com/2007/11/ulusal-yargi-agi-projesi-uyap/ adresinden faydalanabilirsiniz.
Aslında yukarıda saydığım tüm bu örnekler ve daha fazlasını UYAP veya buna benzer bir sistemin gerçekleştirebilmesi mümkündür. Önemli olan burada ne kadar teknoloji istiyoruz soruna cevap verebilmektir. Daha yalın bir ifade ile anlatacak olursak adalet sistemimizdeki fiziki dosyalar, yerini internetteki klasörlere bırakabilecek midir? Şüphesiz şu anda bunu düşünmek biraz ütopik geliyor olabilir. Özellikle güvenlik sorununun nasıl aşılabileceği tartışılabilir. Fakat bu gün “x” adliyesindeki “y” icra dairesinden “p” dosyasını alıp o dosya ile dışarı çıkmanız, dosyayı bulma hızınıza göre 3-5 dakikadır. Lakin orta güvenlikle korunan bir bilişim sistemini konusunda uzman olan bir hacker 3-5 dakika arasında çözmesi hemen hemen imkansızdır. Yine bilişim sistemlerinden anlayanlar bilir ki 0 ve 1 lerin dünyasında yer alan bir kaydın yok olması fiziki ortamda bulanan bir belgenin yok olmasından daha zordur. Örneğin; Yanarak kül haline gelmiş bir kâğıdın eski haline gelmesi imkânsızdır. Fakat bilgisayar ortamında yanlışlıkla yok olan bir verinin geri döndürülmesi mümkündür. Tüm bu ihtimaller sonucunda, şu anda uygulanmaya çalışılan yöntem her iki sistemin birlikte kullanılması şeklindedir. Ancak burada insan faktörünü de unutmamak gerekmektedir. Alışkanlık her insan için vazgeçilmezdir. Aynı zamanda, her iki sistemin birlikte uygulanmaya çalışılması, adliye çalışanlarını zaman açısından sıkıntıya sokabilecektir. Sistemin tam manasıyla kullanılması için eksikliklerin giderilip geçiş sürecinin tamamladıktan sonra fiziki dosyaların kaldırılması şeklinde radikal bir karar alınması gerektiği kanaatindeyim. Bu sürecin de çok uzun ve sancılı geçeceği de bir gerçektir.
Günümüzde avukatların yaşadığı bir başka problem de adliyelerde ki duruşma saatlerinin sarkmasıdır. Takip sistemi olmadığından dolayı, duruşmalar kapılarda beklenirken, bir kulağınız mübaşirdedir. Bazen bu durum tirajı komik olaylarında yaşanmasına sebep olmaktadır. Adliye içerisinde başka bir işini halletmeye çalışan veya daha çok sıra var nasıl olsa deyip çay içmeye giden bir avukatın duruşmasını kaçırdığı bile görülmüştür. İşin mizansen kısmı bir yana 5 dakikalık bir duruşma için saatlerce hiçbir iş yapamadan beklemek büyük bir zaman kaybıdır. Bir de büyük adliyelerde ki akıl almaz planlama hataları ve koridorlarda duruşma salonlarını bulmaya yarayan levhaların bulunmaması ortaya gayet leziz bir durum çıkarmaktadır. Bu sorunun yaşandığı en güzel örnek Bakırköy adliyesidir. Öyle ilginç dizayn edilmiştir ki yarım saat aralıklı iki duruşmayı bile kaçırma ihtimaliniz vardır.
İstanbul barosu, duruşmaların elektronik ortamda takibi konusunda web-mübaşir adında bir sistem getirmeye çalışmaktadır. Bir nebze de olsa avukatın işini kolaylaştıracak bu sistemin daha da geliştirilerek kapsamlı bir çözüm sunmasını beklemekteyim. Havaalanlarında olduğu gibi adliyelerin her yerine dijital takip ekranları koyulmalıdır. Fikrimce, sadece lokal bazda bir takip değil, web tabanlı bir sistemle ülke içerisinde ki tüm duruşmaların takibi sağlanmalıdır. Bu sayede, duruşmaların çakışmasının da önüne geçilebilir. Üstüne bir de cep telefonları için uygulamalar eklenirse, daha ne istenebilir ki teknolojiden.
Ülkemizde halen E-devlet olma yolunda çıkarılan benzer projelerin başarılı olma ihtimali, ancak kanun koyucu ve uygulayıcıların zihniyetlerinin değişmesi ile mümkündür. Bunun sağlanması için de ilgili kişilerin teknolojiyi özümsemeleri ve öğrenmeleri ile gerçekleşecektir.
Av. F. Ünsal Özmestik
2010/KKTC-Yeşilyurt