Bilişim Hukuku – Bilişim Ceza Hukuku – Ceza Hukuku – İş Hukuku

Erişime Engelleme Kararlarına Karşı Tib’in İtiraz Yetkisinin Hukuki Açıdan Değerlendirilmesi

Yakın geçmişte basında ve internet camiasında gündeme damgasını vuran Mackolik.com, Sahadan.com, tuttur.com vb 27 sitenin, bahis sitesi sanılarak trajikomik biçimde erişime engelleme kararı verilmesi (http://www.cnnturk.com/2012/bilim.teknoloji/teknoloji/03/23/bir.internet.sansuru.komedisi/654283.0/index.html), fakat Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın kararı uygulama aşamasında sadece tuttur.com için mahkemeye itiraz dilekçesi vermesi ve bunun üzerine tuttur.com için erişime engelleme kararının kaldırılması ancak diğer siteler açısından kararın uygulanması neticesinde ortaya tartışılması gereken bir başka sorun çıkmıştır. Bu yazımda Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın soruşturma veya kovuşturma aşamasında verilen internet sitelerinin erişime engelleme kararlarına karşı itiraz yetkisini tartışacağım.

Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na internet sitelerinin erişime engelleme kararlarına karşı 5651 sayılı kanunun 8/13. maddesi gereğince itiraz yetkisi verilmiştir. “(Ek fıkra: 05/11/2008-5809 S.K./67.mad) İşlemlerin yürütülmesi için Başkanlığa gönderilen hakim ve mahkeme kararlarına 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre Başkanlıkça itiraz edilebilir.” Maddede de görüldüğü üzere itiraz yetkisi için Ceza Muhakemesi Kanunu’na atıf yapılmıştır ve maddeye göre TİB’in Ceza Muhakemesi kanunu çerçevesinde itiraz hakkı vardır.
Ceza usul hukukumuz gereğince kanun yollarına başvurma işleminin kimler tarafından yapılabileceği CMK md. 260/1’de açıklanmıştır. Buna gore; “Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır.” şeklindedir. Bu halde Kanun yoluna başvuracak kişiler kararlar dolayısıyla hukuki açıdan menfaati ihlale uğrayan kişiler olabilecektir. Aynı zamanda devlet açısından da kanun yoluna hiç şüphesiz savcılık makamı başvurabilecektir. CMK md. 267 ve devamında geçen itiraz hükmü ve usulünde de “hakim veya mahkeme kararlarına karşı …..…..ilgililerin… itirazda……. bulunabileceği belirtilmiştir. Bu sebeple; TİB’in her erişime engelleme kararında, ilgili sıfatına haiz olup olmadığı da tartışılması gerekecektir.
Bunun haricinde, TİB’in 5651 sayılı yasanın 8/6. maddesi gereği “……..konusu suç oluşturan yayını yapanların kimliklerinin belirlenmesi halinde, Başkanlık tarafından, Cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunulur” şeklinde belirtilen yetki ile sanki ceza muhakemesinde taraf olabileceği kanısı uyanabilecektir. Ancak söz konusu madde ile tartıştığımız durum birbirinden farklıdır. Zira burada henüz başlamış herhangi bir soruşturma bulunmamaktadır. Bununla birlikte örneğin; http://www.bilisimhukuk.com/2009/08/facebooka-erisimin-engellenmesi-tib-tarafindan-neden-reddedildi/ yazısında olduğu gibi açılan bir profil hesabında, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kişilik haklarının ihlale uğraması sebebi ile Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği erişime engelleme kararının icra edilmesi için TİB’e gönderilmesinde, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı bu kararı uygulamasının yetki alanına girmemesi sebebi ile mümkün olmayacağı yönünde itiraz edebileceğinde şüphe bulunmamaktadır.
Fakat 5651 sayılı kanun açısından baktığımızda, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın erişime engelleme kararlarına karşı itiraz yetkisinin olabilmesi için suçtan zarar görmüş olması gerekmektedir. 5651 sayılı kanun’da belirtilen suçlar açısından her somut olayda başkanlığın “suçtan zarar görmüş” sıfatına haiz olmayacağı gayet açıktır. Nitekim yazının başında da belirttiğim tuttur.com yasal bahis sitesi ile ilgili Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı arasında nasıl bir fiili irtibat ve başkanlığın ne şekilde bir hukuki menfaati olduğu tartışmalıdır. Ancak zorlama bir yorum ile TİB’in burada katolog suçlar açısından aile ve özellikle çocukların korunmasının amaç edindiğinden bahisle taraf olduğu iddia edilebilir. Fakat bu kadar genişletici bir yorum yapılarak, idari bir kuruma bu şekilde bir yetki verilmesinin hukuk sistemimiz açısından doğru olmayacağı kanaatindeyim.
Bu halde; 5651 sayılı yasa gereği TİB’e verilen itiraz yetkisi ceza muhakemesi hükümleri ile sınırlıdır. Bir başka ifade ile erişime engelleme kararlarına karşı Başkanlığın itiraz etmesi halinde, mahkemelerin öncelikle itiraz yetkisine sahip olup olmadığına ilişkin usul incelemesi yapması gerekmektedir. İtiraz edilen site ile ilgili Başkanlığın herhangi bir hukuki menfaati ihlale uğramamış ve/veya suçtan zarar gören konumunda değil ise usül yönünden itirazın reddi gerekmektedir. Aksi durumun kabulü halinde; Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın her daim ceza muhakemesinin bir unsuru olarak görülmesi sonucunu doğuracaktır. Bunun sonucunda da TİB’e tanınan bu itiraz yetkisinin zaman zaman sınırlarını aşacağı ve yukarıda karşılaşılan örnek vakada da görüleceği üzere keyfi uygulamalara yol açacağı şüphesizdir.
Av. F. Ünsal Özmestik
Çengelköy/İstanbul