Bilişim Hukuku – Bilişim Ceza Hukuku – Ceza Hukuku – İş Hukuku

Bağlantılı Hak Sahiplerinin Site Kapatma Yöntemleri Ve Uygulamada Yaşanan Hukuksal Sorunlar

İnternet sitelerinin erişime engellenmesi kararları ülkemizde halen kanayan bir yaradır. Bu yazımda bağlantılı hak sahiplerinden özellikle meslek birliklerinin, Fikir ve Sanat Eserleri Kanun’un ek 4. maddesi  gereğince, erişime engelleme talepleri ve alınan kararlar neticesinde, sitesi kapatılan internet girişimcisinin yaşayacağı muhtemel senaryolar ile uygulamadaki akıl almaz hukuksuzluğu ve boşluğu kısaca aktaracağım.

 

 

  • İnternet sitenizde “Embed kod”  paylaşılması suretiyle, bir başka sitede yayınlanan içeriğin gösterilmesi hukuki açıdan problem yaratır mı?

Youtube veya benzeri video sitelerinde, telif hakkı içeren bu tür içeriklerin, internet sitenize sizin ve/veya kullanıcılarınızın tarafından “embed kod” vasıtası ile eklenmesi yürürlükte bulunan kanunlar sebebi ile sorun yaratabilecektir. Burada ilgili içeriğin bir başka platformda yayınlanmasına eser sahibinin izin verip vermemesi veya o platformda ilgili video’yu paylaşırken “embed kod” ya da paylaş butonunun eklenip eklememesinin hiçbir önemi yoktur. Çünkü bu konuda Fikir ve Sanat Eserleri Kanun’un 52. maddesi gayet açık ve nettir. FSEK md. 52 Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.” Bu halde; ilgili içeriğin internet sitenizde paylaşılmasına ilişkin eser sahibi ve/veya bağlantılı hak sahibi ile aranızda haklarınızı ayrıntılı bir şekilde gösteren yazılı bir sözleşmeniz yok ise, bildirim halinde içeriğin kaldırılmaması sonucunda, ilgili meslek birliğinin şikayeti üzerine, internet siteniz FSEK md. ek 4 gereğince erişime engellenebilecektir. Bunun haricinde; FSEK md. 71/1 gereğince hakkınızda ceza davası açılabilecektir.

  • Site sahiplerinin internet siteleri hakkında erişime engelleme kararı verildiğini sonradan öğrenmelerinin nedenleri

Bu soruya cevap vermeden önce şunu belirtmem gerekiyor ki Fikir ve Sanat Eserleri Kanun’un Ek 4. maddesinin yazımı, dili ve uygulaması ancak bu kadar kötü olabilir. 5101 sayılı kanun ile 2004 yılında getirilen bu değişikliğin acilen tekrardan düzenlenmesi gerekmektedir. Kanun maddesi gereğince; hakları ihlal edilen eser sahibi/bağlantılı hak sahibi içeriğin kaldırılması için bildirimde bulunmaktadır. Bu bildirim genellikle ilgili internet sitesinin tespit edilen elektronik posta adresine yapılmaktadır. Site sahibinin, elektronik posta adresine gelen bu bildirimi atlaması, 3-4 gün süre ile elektronik postalarını kontrol etmemesi ya da benzer durumların yaşanması hallerinde; site sahipleri yapılan bildirimlerden ve sonrasında başvurulan hukuki yollardan haberdar olmamaktadır. Çünkü bağlantılı hak sahibinin savcılığa başvurması sonrasında ne savcılık makamı ne de erişime engelleme kararı veren Sulh Ceza Mahkemesi ilgili internet sitesine bu yönde yapılan bildirimin ulaşıp ulaşmadığını sorgulamamaktadır. (Fakat aynı mahkeme 5651 sayılı kanunun 9. Maddesi gereğince içerik çıkartma talep edilmesi halinde, içerik çıkartma talep eden kişinin öncesinde içerik veya yer sağlayıcısına ihtarname veya iadeli taahhütlü posta yolu ile bildirimde bulup bulunmadığını kontrol etmektedir.)

  • İnternet sitesi erişime engellenenlerin itiraz etme şekilleri

Fikir ve sanat eserleri kanunu ek 4. maddesi gereğince, internet sitesi erişime engellenenler; öncelikle erişime engelleme kararı veren sulh ceza mahkemesinden ve/veya soruşturma bürosundan dosyalarının savcılık soruşturma numarasını öğrenebilirler. Bunun sonrasında dosyanızın bulunduğu soruşturma savcılığına giderek çeşitli incelemelerde bulunmanız  gerekmektedir. Sıralayacak olursak;

a)     Şikayet tarihi, şikayetçinin şikayet hakkı olup olmadığı,

b)    Size ne şekilde ve hangi tarihte içerik kaldırma talebinde bulunulduğu,

c)     Telif hakkı içeren içeriğin sitenizde yayınlanma tarihi,

d)    Sizin haricinizde erişime engellenmesi talep edilen internet sitelerinin bulunup bulunmadığı; varsa bunlara ne şekilde bildirimde bulunulduğu,

e)     Cumhuriyet Savcılığının verdiği erişime engelleme kararının olup olmadığı; olmadığı takdirde doğrudan Sulh Ceza Mahkemesi’nden talepte bulunulup bulunulmadığı?

f)     Soruşturma öncesinde, müşteki tarafın herhangi bir değişik iş dosyası ile sizin sitenizde ilgili görsel ve/veya videonun paylaşıldığını tespit ettirip ettirmediği; tespitin doğruluğu ve tarafınıza  tebliğ edilip edilmediği?

g)     Soruşturma sırasında, savcılık kanalıyla herhangi bir bilirkişi raporunun alınıp alınmadığı; söz konusu raporun doğruluğu ve tarafınıza tebliğ edilip edilmediği,

Somut olaya göre değişiklik arz edebilecek bu ve buna benzer incelemeler neticesinde; kararı veren sulh ceza mahkemesinde bir dilekçe ile itiraz etmelisiniz. Sulh ceza mahkemesi itirazınızı yerinde görmez ise Asliye ceza mahkemesine gönderecektir. Asıl önemli husus ne şekilde itiraz edeceğinizdir. Bu tür durumda telif hakkı içeren içeriği platformunuzdan kaldırarak ve bunu taahhüt ederek internet sitenizin açılmasını talep edebilirsiniz. Fakat uygulamada bazen bu aşamada sorun yaşanmaktadır. Özellikle internet sitenizden ilgili içeriği kaldırdığınızı ispat etmeniz gerekebilir. Çünkü internet siteniz erişime engelli olduğu için ve bazı hakimlerin bilgisayarının “dns” ayarını değiştirmeyi bilmediğinden adliye koridorlarında kendi kendinizi ve yaptığınız işi sorgulayabilirsiniz. Bu durumda dosyanızın incelemesinin uzamaması için anlık pratik çözümler yaratarak o içeriğin gerçekten artık internet sitenizde bulunmadığı konusunda; mahkeme hakimini ikna etmelisiniz. Bunun haricinde; ihtilaf konusu telif hakkı içeren içerik ile ilgili elinizde yazılı izin ve/veya lisans sözleşmesi yok ise esasa ilişkin bir itiraz yapmanızı tavsiye etmem. Zira bir platform sahibi olmanız ve bu içeriğin bir başka kişi tarafından yüklenmesi, eser sahibinin bir başka ortamda kendi videosunu paylaşması ve/veya “embed kodu”nu açık bırakması ihtimallerinde bile elinizde yazılı bir belge olmaması sebebi ile telif hakkı içeren içeriğin sizin vasıtanız ile umuma arz edilmesi söz konusu olduğundan mevcut kanuni düzenlemelere aykırı hareket etmiş olacaksınız. Bu sebeple talebinizin reddedilme ihtimali oldukça yüksek olacaktır. Asliye Ceza Mahkemesi’ de yoğunluğu ve yapısı gereği sizin itirazını detaylı incelemeyecek ve matbu şekilde talebiniz reddedilecektir.

Sonuç olarak; 1950’li yıllar mantığı ile getirilmiş ve sonrasında ufak yamalar ile sonuç alınmaya çalışılan Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda artık köklü bir değişime gidilmesi gerektiği kanaatindeyim. Çünkü gelişen teknoloji ile mevcut kanun maddeleri çözüm odaklı bakıldığında örtüşmemektedirler. Fakat yapılması gereken değişiklikler Avrupa Birliği direktiflerinin bire bire bir çevirisi şeklinde mi olmalıdır? Fikrimce; Avrupa Birliği uyum sürecinde, ticaret kültürü, örf-adet ve yaşam tarzımızdan oldukça farklı yapılmaya çalışılan çeviri kanunların uygulama açısından başarılı bir sonuç vermesinin çok zor olacağı kanaatindeyim.